Pandemi Dönemi İcra İflas Hukuku
PANDEMİ DÖNEMİNDE İCRA İFLAS HUKUKU HAKKINDA
BAZI GEÇİCİ TEDBİR VE YASAL DÜZENLEMELER
İCRA MUAMELELERİNİN DURDURULMASININ ETKİLERİ
22 Mart 2020 tarihli ve 31076 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren 2279 Sayılı Cumhurbaşkanı kararı, 26 Mart 2020’de yürürlüğe giren BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un ‘’Geçici 1. Maddesi’’ ile birtakım icra muameleleri durdurulmuş, Koronavirüs salgını nedeniyle 30.04.2020 tarihine kadar 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanun’unun 330. Maddesi yürürlüğe konulmuştur.
2279 sayılı Cumhurbaşkanı kararı;
‘’ Madde 1-COVID-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını önlemek amacıyla alınan tedbirler kapsamında; bu Kararın yürürlüğe girdiği tarihten 30.04.2020 tarihine kadar, nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere, yurt genelinde yürütülmekte olan tüm icra ve iflas takiplerinin durdurulmasına bu çerçevede taraf ve takip işlemlerinin yapılmamasına, yeni icra ve iflas takiplerinin alınmamasına ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir.’’ Yönündedir.
2004 Sayılı İcra ve İflas Kanun’unun 330’uncu maddesinde ise;
‘’Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harp halinde İcra Vekilleri Heyetinin kararıyla memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.’’ Şeklinde hüküm bulunmaktadır.
Aynı zamanda 2279 sayılı Cumhurbaşkanı kararının 2. Maddesinde ‘’kararın yayımlanacağı gün yürürlüğe gireceği’’ yazmaktadır.
2279 Sayılı Cumhurbaşkanı kararında alınan bu kararın yürürlükte olan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu Madde 330’a dayanılarak alındığı belirtilmektedir. Cumhuriyet tarihinden bu yana İ.İ.K 330 ilk defa uygulanmaktadır. Bu aşamada belirtilmesi gereken önemli bir husus bulunmaktadır;
Söz konusu 2279 sayılı Cumhurbaşkanı kararına ilişkin düzenlemenin sadece 2004 sayılı İcra İflas Kanunu kapsamındaki işlere yönelik olduğu, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun uyarınca yapılan işlemleri kapsamadığı anlaşılmaktadır.
KARARIN VE ALINAN TEDBİRLERİN YER VE ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMASI
Alınan karar yurt genelinde yürütülen işlere yönelik olmakla birlikte 30 Nisan 2020 tarihine kadar İcra İflas muameleleri durdurulmuştur. Ancak 30 Nisan 2020 tarihinde resmi gazeteye eklenen YARGI ALANINDAKİ HAK KAYIPLARININ ÖNLENMESİ AMACIYLA GETİRİLEN DURMA SÜRESİNİN UZATILMASINA DAİR KARARIN 1. MADDESİ ‘’Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde yayılmasını ve yargı alanında doğabilecek hak kayıplarını önlemek amacıyla; 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 nci maddesinin 1. Fıkrasında düzenlenen durma süresi 4734 sayılı Kamu İhale Kanununda öngörülen zorunlu idari başvuru yoluna ilişkin süreler hariç , 01/05/2020 (bu tarih dahil) tarihinden 15/6/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar (salgın hastalığın yayılma tehlikesinin daha önce ortadan kalkması halinde yeniden değerlendirilmek üzere ) uzatılmıştır.’’ Hükmü doğrultusunda bu süreler 15 Haziran 2020’ye kadar uzatılmıştır.
2004 Sayılı İcra İflas Kanunu Madde 330’a göre sadece ‘’icra takipleri’’ durdurulmaktadır. Ancak yapılan düzenlemeler ve 26 Mart 2020 tarihinde yayımlanan ‘’BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINI DAİR KANUN’un’’ Geçici 1. Ve 2. Maddesindeki düzenlemelerle birlikte konu ayrıntılı olarak ele alınmış ve icra takipleri dışında karar ile iflas işlemleri ve ihtiyati hacizler de bu kapsam içerisinde dahil edilmiştir. Kısacası bu süreçte yeni icra iflas takiplerinin alınmamasına, icra takipleri ile iflas takipleri, taraf takip işlemleri ve ihtiyati haciz kararlarının icra ve infaz edilmemesine karar verilmiştir.
15 Haziran 2020’ye kadar olan süreçte;
- Yasal olarak icra ve iflas takibinin açılması mümkün olmayacak
- Bu süreçte Malvarlığı sorgulaması ve haciz işlemleri uygulanamayacak
- İhtiyati haciz kararının icrası ve infazına ilişkin tüm işlemler durdurulacaktır
İSTİSNALARI
İcra İflas muamelelerinin durdurulmasına yönelik alınan kararda nafaka alacaklarına ilişkin işlemler istisna kapsamına alınmıştır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken nokta, nafaka alacaklarının fer’ilerinin bu kapsamda olmadığıdır. Yani nafaka davası neticesinde hükmedilen vekalet ücreti yönünden icra takibi veya herhangi bir işlem yapılamayacaktır.
BAZI KANUNLAR DA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un Geçici 1. Maddesinin (c) bendinde yer alan;
c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder, hükmü gereğince konkordato mühletinin sonuçları devam etmektedir.
Yine aynı kanunun (a) bendinde Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri. ‘nin kapsam dışı olduğu, dolayısıyla bahsi geçen durumlarda zamanaşımı sürelerinin işleyeceği belirtilmiştir.
İcra İflas Hukuku bakımından bu durum ele alınacak olur ise, tazyik hapsi şeklinde infaz muamelesi yapılan Borçlunun taahhüdü ihlali ve Karşılıksız Çek Şikayeti açısından bu sürelerin durmayacağı, işlemeye devam edeceği anlaşılacaktır.
25/03/2020 Tarihinde Yürürlüğü Giren 5941 Sayılı Kanunu’nun Geçici 5. Maddesinde;
(1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur. Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır. Kalan kısmını üç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir. Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir. Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikayeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.
hükmü kurularak karşılıksız çek şikayeti sonucu aleyhine mahkumiyet kararı verilen şahıslar için ödeme imkanları ve süreç önemli ölçüde kolaylaştırılmıştır.
HACİZ İHBARNAMELERİ BAKIMINDAN
15 Haziran 2020 tarihine kadar 89/1 haciz ihbarnamesi ve maaş hacizleri gönderilemeyecektir.
Ancak;
Pandemi dönemindeki icra iflas düzenlemelerinin yayımlanmasından evvel gönderilmiş olan maaş hacizleri için kararı kapsayan tarihler bakımından yapılacak kesintiler devam edecektir. Bu kapsamda işveren (bu süreçte hala işçi çalıştırıp maaş ödemesi yapıyor ise) tarafından icra dairesine yapılan ödemelerin alacaklı vekillerine reddiyatı gerçekleşecektir. Bu hususta düzenlemede engel teşkil eden bir durum bulunmamaktadır. Şayet burada dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi, işveren kısa çalışma ödeneği ile ilgili işçiler adına başvuru yaparken işçilerin IBAN NO’larını da bildirir. Bu şekilde de sigortalı işçinin son 12 aylık prime esas kazançları dikkate alınarak (şayet mevcut şartları da sağlıyor ise) hesaplanan günlük brüt kazancının %60’ı işçinin hesabına İŞKUR TARAFINDAN yatırılır. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanıldığı takdirde kalan miktarın işveren tarafından ödenmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Herhangi bir işçiye bu durumda maaş haczi uygulanıyorsa, işveren tarafından herhangi bir maaş ödemesi yapılmayacağı durumlarda kısa çalışma ödeneği İŞKUR tarafından sigortalının hesabına yatırılacağı için, burada bir maaş haczi kesintisinden bahsetmek mümkün olmayacaktır. İşverenin işçilere kısa çalışma tazminatı, prim veya ikramiye adı altında ödeme yapması durumunda, söz konusu ödeme üzerinden ¼ kesinti yaparak icra dosyasına yatırması gerekmektedir.
SATIŞ AŞAMASINDAKİ İCRA MUAMELELERİ AÇISINDAN
Geçici Madde 1’deki düzenlemede
(3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;
a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz, hükmü bulunmaktadır. Dolayısıyla durma süreci içerisinde yer alan satışlara, mücbir sebep ortadan kalktıktan sonra harç yatırılmaksızın icra müdürü tarafından bir satış günü verilecek ve satış işlemlerine devam edilecektir.
İCRA KASASINA ALINMIŞ PARALAR BAKIMINDAN
Bu süreçte borçlunun kendi rızasıyla yatırdığı paraların, nafaka alacağına ilişkin icra dosyasına yatan paraların ya da süreçten önce maaş haczi uygulamasına başvurulmuş olan icra dosyalarına yatan paraların reddiyatının icra müdürü tarafından alacaklı tarafa yapılmasına devam edilecektir.
Aynı zamanda Adalet Bakanlığı İcra İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından 24.03.2020 tarihinde yayımlanan 86420598-296/2543 Sayılı yazıda, ‘’İcra daireleri yapılan ödemeler kabul edilerek dosya kapsamında sıra cetveli yapılmasını gerektirmeyen ve borçlu veya üçüncü kişilerin haklarının ihlal edilmeyeceği anlaşılan durumlarda paranın alacaklılara ödeneceği’’ belirtilmiştir.
Aynı zamanda süreler durdurulmadan evvel banka teminat mektubunun nakde çevrilmesi yönünde bir talep icra müdürüne verildiyse, teminat mektubunun nakde çevrilmesi gerekmektedir. Çünkü teminat mektubu uygulamada para yerine geçmektedir. Yine bu duruma engel olacak hiçbir yasal düzenleme geçici tedbirler kapsamında bulunmamaktadır.
Adalet Bakanlığı İcra İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından 24.03.2020 tarihinde yayımlanan 86420598-296/2543 Sayılı yazıda; ‘’dosya borcunun ödenmesi halinde veya alacaklı vekili talebi ile haciz ve yakalama şerhlerinin kaldırılabileceği, dosya kapama işlemlerinin öncelikle yapılabileceği’’ belirtilmiştir.
Adalet Bakanlığı İcra İşleri Dairesi Başkanlığı tarafından yapılan açıklama doğrultusunda 2279 Sayılı kararın ve 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanun’unun 330. Madde’sinin amacının salgın, doğal afet gibi felaketlerde borçluların menfaatlerini korumak olduğu göz önünde tutulursa, borçlunun ödeme yapması halinde haciz ve yakalama şerhlerinin kaldırılması borçlunun menfaatlerine aykırı olmadığından haciz ve yakalama şerhinin kaldırılmasına yönelik işlemlerin yapılmasında sakınca bulunmamaktadır.